A CRITIQUE OF THE CONCEPT OF MEDIA LITERACY AND THE PRACTICE OF IT IN TURKEY:
IS IT POSSIBLE TO BE THE LITERATE OF MEDIA?

MEDYA OKURYAZARLIĞI KAVRAMINA VE TÜRKİYE’DEKİ PRATİĞİNE YÖNELİK BİR ELEŞTİRİ: MEDYANIN OKURYAZARI OLUNUR MU?

Hülya Doğan
Dr., Antropologist


Abstract

Media literacy has become a research topic in Turkey after 2004, in the light of the work on it in West and it became an optional lesson at secondary school. This course has been criticized by many researches about its capacity to provide the source for “gaining the message, analysing them, consideration and transmitting” as aimed. This work firstly claims that the concept of literacy does not correspond to these aims. Being literate does not express neither the ability of understanding any of texts nor writing new ones. Media literacy cannot mean understanding cultural codes of media or the visual culture that encircling it. This word could tell the ability to use the media but this level reminds us the codes of oral culture more than the literate one.
Seeing the texts of media critically requires cultural implements instead of the skill of being literate. Such attempts which do not bind mass communication to a more inclusive visual culture and culture itself cannot reach their goals. Examples in Turkey also show us the difficulties.

In our age, children meet mass communication before they become literate and especially television has an important role on their socialization and learning cultural codes. Shaping their perception by stereotypes about the social groups which they rarely meet in their daily life makes visual culture the basic actor sometimes. Changing perceptions accepted as given is not possible with one elective course. It is hard to expect people who live in a society which normalize violence to be critical against violence. But only a generation who take education in a values and rights based system can see their society critically and media as well. Without a justice and democracy culture which reinforce this view, the idea of being the literate of media can only be an artificial project.

Keywords: Media literacy, visual culture, media

Özet

Medya okuryazarlığı, Batı’daki çalışmalar örnek alınarak 2004’ten sonra Türkiye’de ilgi konusu olmuş ve ortaokul düzeyinde seçmeli ders olarak yer almaya başlamıştır. Ders, amaçlanan “mesajlara ulaşma, analiz etme, değerlendirme ve iletme yeteneği”ni sağlayıp sağlamadığı konusunda farklı araştırmalar tarafından eleştirilmeye devam etmektedir. Bu çalışma, öncelikle okuryazarlık kavramının kendisinin bu hedefleri karşılamadığını iddia etmektedir.  Nasıl ki okuryazar olmak, her metni anlama ve yeni metinler yazma becerisini değil de bu becerinin ön şartını anlatmaktaysa; medya okuryazarlığı da medyayı ve onu kuşatan görsel iletişim kültürünü anlamaktan çok medyayı kullanma becerisiyle sınırlı bir aşamanın adı olabilir. Bu aşama ise yazılı kültüre gönderme yapan okuryazarlık kavramından çok sözlü kültürün kodlarını andırmaktadır.

Medya metinlerine eleştirel bir gözle bakabilmek, okuryazarlık becerisini değil, görmeyi sağlayacak kültürel donanımı gerektirmektedir. Kitle iletişim araçlarının, daha genel bir “görsel kültür”le bağlantısını kurmadan yapılacak bu tür çalışmalar sonuç vermeyecektir. Türkiye örneği de bu zorlukları göz önüne sermektedir.

Çağımızda çocukların kitle iletişim araçlarıyla karşılaşmaları, zaten okuryazar olmalarından önce gerçekleşmekte, sosyalleşmelerinin ve kültürel kodları öğrenmelerinin araçları olarak belirli kültürel kalıpları yeniden üreten televizyon ve diğer yayın araçları önemli bir rol üstlenmektedir. Özellikle gündelik hayatlarında karşılaşma ihtimallerinin daha az olduğu farklı gruplara yönelik algının medya üzerinden şekillenmesi; görsel kültürü bu farklılıklara yönelik pozisyonlarımızı üretme konusunda anlam inşasına katılan temel aktörlerden biri haline getirmektedir. Bu algının, seçmeli bir ders olarak okutulan “medya okuryazarlığı” ile tek başına aşılması mümkün görünmemektedir. Örneğin şiddetin olağanlaştığı bir toplumda yaşayanların medyadaki şiddeti eleştirel gözle izlemesini beklemek zordur. Ancak değerler felsefesi ve haklar konusunu usul ve içerik olarak merkezine alan bir eğitim sisteminde yetişen bir neslin topluma ve televizyona bakışı da farklılaşacaktır. Bu bakışı gerçek hayatta pekiştirecek bir hukuk ve demokrasi kültürü olmadan medyanın okuryazarı olmak da “yapay” bir proje olmaktan öteye gidemeyecektir.

Keywords:
Medya okuryazarlığı, görsel kültür, medya



FULL TEXT PDF

CITATION: Abstracts & Proceedings of ADVED 2018 - 4th International Conference on Advances in Education and Social Sciences, 15-17 October 2018- Istanbul, Turkey

ISBN: 978-605-82433-4-7